Yükseköğretimde Kadın Liderliği: Bugün ve Gelecek (2015)

YÜKSEKÖĞRETİMDE KADIN LİDERLİĞİ:BUGÜN VE GELECEK

Düzce Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜKAM) ve Yönetim ve Liderlik Uygulama Araştırma Merkezi (LİDERİM) işbirliğiyle düzenlenen, “Yükseköğretimde Kadın Liderliği: Bugün ve Gelecek” konulu panel, Cumhurbaşkanımızın Saygıdeğer Eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin katılımlarıyla, Üniversitemiz Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Panele, Cumhurbaşkanımızın Saygıdeğer Eşi Emine Erdoğan Hanımefendi, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Düzce Valisi Ali Fidan, Cumhurbaşkanımızın Kızı Esra Albayrak, Düzce Garnizon Komutanı Jnd. Kd. Alb. Ramazan Akça, Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Berrak Kurtuluş, Kocaeli Üniversitesi 2006-2014 Dönemi Rektörü Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu, Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aygün Attar, Okan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Şule Kut, İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semahat Demir, Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Gençtürk, İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çiftçi ve Trabzon Avrasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aşkın Asan, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Prof. Dr. İsmail Ercan, Prof. Dr. Öner Abidin Balbay, Protokol Üyeleri, basın mensupları, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Yükseköğretimde Kadın Liderliği alanında geçmişte de birçok öncü çalışma yürüten Üniversitemiz, Düzce Üniversitesi Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (DÜKAM) ile Yönetim ve Liderlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (LİDERİM) tarafından, Türkiye Üniversite Liderlik İyileştirme Programı (TULIP) çerçevesinde, kadın akademisyenlerin, yöneticiliğin alt kademelerinden itibaren cesaretlendirilmesi ve yükseköğretim kurumlarında liderlik görevleri için aday olmalarını desteklemek üzere çalışmalar yürütmektedir.
Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve DÜKAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Şule Ay tarafından sunulan program, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile devam etti.
Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelerek, Hz. Muhammed (S.A.V.)’in “İki günün bir ise zarardasın.” hadisi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bütün ilerlemeler insan fikrinin eseridir. Fikri hareket geçirmek birinci işimiz olmalıdır.” özdeyişini söyleyerek, Üniversitemizin kısa tarihçesi ile mevcut durumunu katılımcılarla paylaştı.
Üniversitemizin temel felsefesini, yerel problemlerin, güçlü yönlerin ve kaynakların “bilimselleştirilmesi” ve bilimsel bilginin; yerel problemlerin çözümü ve yerel kaynakların değere dönüştürülmesi için kullanımı olarak ifade eden Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, Üniversitemizin performansını değerlendiren sıralamalarda hızla yükseldiğini, Düzce Teknopark’ın da “2011-2012 Yılından Sonra Faaliyete Geçen Teknoparklar” arasında “En İyi Teknopark” seçilerek, birinci sırada yer aldığını belirtti.
Girişimcilik ekseninde yıl bazında patent sayılarımızın yükselişini sunumunda vurgulayan Rektörümüz, Üniversitemizin “Değer Üretme” vizyonuna dair örnekler sundu. “İşbirliği, Gönül Birliği, Güç Birliği” ilkesiyle hareket ettiklerini ifade eden Rektörümüz, Türkiye’de bir ilk olarak kazandığımız Avrupa Girişimcilik Ödülü’nü ve Üniversitemizin hedeflerini dinleyicilerimizle paylaştı. Basında ilgi gören haberlerimizden örnekleri katılımcılara sunan Rektörümüz, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkemiz ışığında altı ayda bir gerçekleştirdiğimiz “Son 6 Ay Sunumları” ve Türkiye’de ilklerimizi anlattı.
Sunumunun ikinci kısmında Rektörümüz, Türkiye Üniversite Liderlik İyileştirme Programı (TULİP) çerçevesinde düzenlediğimiz Yükseköğretimde Kadın Liderliğini Geliştirme ve Güçlendirme Programı’nı; Kadın akademisyenleri yükseköğretim kurumlarında yöneticilik/liderlik pozisyonlarına yükselmeleri için cesaretlendirmek ve desteklemek, liderlik yeteneklerini geliştirmek, mentorluk ilişkileriyle etkinliği ve sürdürülebilirliği sağlamak ve elektronik iletişim ağları içinde paylaşımı ve motivasyonu sürdürmek vizyonuyla uyguladıklarını ifade etti.
Tulip’in amacının kadınların sayısal üstünlüğü olmadığının altını çizen Rektörümüz, asıl amacın kadınların dönüşümsel lider olarak kullanılmayan kapasitelerini gerçekleştirmelerini destekleyen çalışma ortamları oluşturmak olduğunu belirtti.
Türk Yükseköğretim alanında kadının statüsü sorunundan bahseden Rektörümüz, rakamlarla yükseköğretim kurumlarında kadın öğrenci, akademisyen ve profesör sayılarını aktardı. Ülkemizdeki 184 üniversitenin sadece 13’ünde rektörün kadın olduğunu, bunun da %7’ye tekabül ettiğine dikkat çeken Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, Yükseköğretim Kurulu’nda da 20 üye içinde sadece iki kadın üyenin bulunduğunu sözlerine ekledi.
Akademik kariyer alanında yardımcı doçentlikten profesörlüğe yükselirken kadına karşı ayrımcılık bulunmadığını ve kadın profesör oranının oldukça yüksek olduğuna dikkat çeken Rektörümüz, buna karşın kadınların yükseköğretim kurumlarında liderlik pozisyonlarında temsil edilmediklerini ifade etti.
Düzce Üniversitesi olarak bu sorunu gidermeye yönelik ulusal ve uluslararası birçok program yürüttüklerini söyleyen Rektörümüz, bu programlara dair detaylı bilgileri sunumunda paylaştı.
Grup çalışmalarında ifade edilen sorunlara yönelik geliştirilen çözüm önerilerine değinen Rektörümüz, bu konuda karşılaşılan zorluklardan ve başarı için gereken faktörleri dinleyicilerle paylaştı.
“Dünya daha iyi bir yer olacaksa, bu, kadınların çabasıyla olacak.” sözleriyle değişimi sağlayabileceklerini ifade eden Rektörümüz, “İlk birimlerimizin kuruluşundan tüzel kimliğimizi kazanmamıza ve bugünkü başarılara ulaşmamıza kadar geçen bütün süreçte, Üniversitemize destek olmuş, katkı vermiş, bizlerin yanında yer almış Ülkemizin ve İlimizin bütün değerli yöneticilerine, hemşerilerimize ve vatandaşlarımıza, çalışma arkadaşlarıma yürekten teşekkürler.” sözleriyle konuşmasına son verdi.
Rektörümüzün ardından kürsüye gelen Yükseköğretim Kurulu Başkanımız Prof. Dr. Yekta Saraç, Rektörümüzü sunumundan dolayı tebrik etti ve Üniversitemizin başarılarından dolayı kutladı. Konuşmasında, “Üniversiteler tarih boyunca bilginin üretildiği, geliştirildiği ve yayıldığı kurumlar olarak toplumların gelişimlerini doğrudan etkilemişlerdir. Diğer yandan gelişen dünya ile beraber üniversitelerden yeni beklentiler de ortaya çıkmıştır. Sunduğumuz tüm hizmetlerde fark meydana getirecek gelişimleri takip etmeli ve uygulamalıyız. Üniversiteler olarak neyi nasıl yaptığımızı yeniden düşünmek durumundayız. Bu bağlamda üniversitelerin topluma hizmet fonksiyonunu sadece ürettiği geliştirdiği bilgiyi topluma servis etme olarak algılamadığımızı, üniversitelerimizin toplumun hassasiyetlerine duyarlı, toplumun sorunlu alanlarına dikkat çeken ve iyileştirme çabalarında önce kurumlar olması gerektiğini ifade etmek isterim.” dedi.
Kadınların üst yönetim kademelerinde görev alması ve liderliği alanında görüşlerini ifade eden Prof. Dr. Saraç, “Kadınların tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yönetim kademelerinde yeterince yer almadığı malumdur. Üniversitelerimizde kadın akademisyen sayısının çok iyi durumdadır. Ancak bu sayı üniversite yönetim kadrolarına yansımamaktadır. Bu durumu cam tavan sendromu ile ilişkilendirebiliriz. Direnç ve engellerin neler olduğu araştırılmalı ve aşabilmek için neler yapılması gerektiği tartışılmalıdır. Yükseköğretim Kurumundan ve Üniversitelerimizden eyleme dönük program oluşturmalarını özellikle bekliyorum. YÖK’ün bütün üyelerini ve devlet üniversitelerimizin rektörlerini atama makamında bulunan Sayın Cumhurbaşkanımızın konuya ilişkin çizdiği çerçeve ve YÖK’ten ve üniversitelerimizden eyleme dönük program oluşturmalarını istemesi, bizlere bir kez daha sorumluluğumuzu hatırlatmaktadır.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Yekta Saraç’a konuşmalarının ardından hediyelerini, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar takdim etti.
YÖK Başkanımızın ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Nabi Avcı, “Düzce Üniversitesi için yaptıklarınız için çok teşekkür ediyorum. Yaptığınız çalışmalar bana Hz. Mevlana’nın pergel metaforunu hatırlattı. Pergel gibiyiz, bir ayağımız yola sımsıkı basarken öteki ayağımız 72 milleti dolaşmakta. Yerelle evrenselin buluştuğu bir bilim yuvasını oluşturma yolundaki çabalarınızdan ötürü sizi kutluyorum.” dedi.
Konuşmalarının ardından program Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Nabi Avcı’ya, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Öner Abidin Balbay tarafından hatıra hediyesinin takdimiyle devam etti.
Milli Eğitim Bakanımızın ardından kürsüye gelen, Cumhurbaşkanımızın Saygıdeğer eşleri Emine Erdoğan Hanımefendi, “Böyle bir bilim yuvası çatısı altında sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Düzce Üniversitesi’nin Yükseköğretimde kadın liderliği konusunu 2012 yılından beri gündemine almış olmasını bu konuda çalıştay ve paneller yapmasını önemsiyor, bu gayretlerinden dolayı başta Rektörümüz olmak üzere tüm emeği geçenleri tebrik ediyorum. İlim yolunda yürümek, bilimin ışığıyla aydınlanmak, bilgiyle kuşanmak dünyanın en büyük zenginliğidir. Türkiye’de kadınlarımızın akademide kendilerine geniş alan açmaları kayda değerdir. Yüksek oranda kadın akademisyen sayısına sahip olmamıza rağmen ne yazık ki liderlik pozisyonunda kadınların bir takım engellerle karşılaştıklarını fark ediyoruz. Cam tavan kadınlarımızın üniversitelerde liderlik mekanizmalarında yer almalarının önünde önemli bir engeldir. Kadınlarımız belli bir aşamadan sonra ne acı ki yükselemiyorlar. Yaygın biçimde aile ve çocuk sorumluluğunu tek başına yüklenerek erkek meslektaşları ile aynı kulvarda eşit olmayan şartlarda rekabet etmek durumunda kalıyorlar. AB ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada bu durum eşit temsil ilkesiyle kota koymak suretiyle aşılmaya çalışılsa da sonuç vermiyor. İşte bu noktada toplumsal cinsiyet adaletinin ne kadar önemli bir kavram olduğu ortaya çıkıyor.” dedi.
Konuşmasını sürdüren Emine Erdoğan Hanımefendi, Üniversitemizi başarılarından dolayı kutlayarak, “Türkiye’de kadının siyasete katılımı pek çok Avrupa ülkesinden önce 1930’lu yıllarda mümkün oldu. 1934’te kadınlarımız milletvekili seçme ve seçilme hakkı kazandı. Fakat bu hak bir boyutuyla hep eksik kaldı. Toplumun neredeyse %60’ını oluşturan başörtülü kadınlarımız için seçilme hakkı ancak 2014 yılında yani 80 yıl sonra verildi. Benzer şekilde 100 yıllık bir gelenek içinde kadınların üniversitede varlığı başörtülü kadınlar için ancak son birkaç yıl içinde tümüyle sorun olmaktan çıktı. Bütün bu yasaklar kadınlarımızın toplumsal hayatta var olma motivasyonunu düşürdüğü gibi pek çok kadını da eğitimden mahrum bırakmıştır. Neyse ki son 12 yılda daha katılımcı ve özgür bir üniversite ortamı inşa edildi. Kadınlarımız düne göre çok daha iyi bir konumdalar. Ötekileştirilen kesimler topluma kazandırıldı. Kadınların her detayı fark eden değişime yatkın özellikleri eminim ki üniversite gibi eğitim kurumları için de ayrı bir değer ifade etmektedir. Kadın gözünün devrede olması kurumsal kültüre çok şey kazandıracağı gibi eğitim gibi küçük ihmallerin büyük sorunlara mal olabileceği alanlarda ayrıca önemlidir. Yasalarla teşviklerle elbette yol alabiliriz ama önce biri diğerinin bir parçası olan insan yarısı kadının eksikliğini hissedebilmek ve hissettirebilmektir asıl olan. Bu farkındalık ise en önce üniversitede oluşmalı ve buradan topluma yayılmalıdır. Üniversite hem toplumun aynası hem topluma ayna olma görevini yerine getirmektedir. Üniversitede gerçekleştirilecek olan toplumsal cinsiyet adaletinin etkileri yine topluma dönecektir. Bu vesileyle bu cinsiyet adaleti kültürünün toplumda yaygınlaşması adına Milli Eğitim Bakanlığı’mızdan özel bir ricada bulunabiliriz. Henüz küçük yaştan itibaren çocuklarımızda bu bakış açısını oluşturabilmek için bir şeyler yapalım. Aynı şekilde YÖK başkanımıza da sesleniyorum, toplumsal cinsiyet adaletini üniversitelerde teşkil edebilmek için gerekeni birlikte yapalım. Bu süreçte üniversitelerimizde kadınlar arası dayanışmanın sağlanması, kadınlarımızın birbirini cesaretlendirmesi, liderlik pozisyonlarına istekli olmaları da bir başka önemi adım olacaktır.” şeklinde konuştular.
Emine Erdoğan Hanımefendi’nin konuşması sonrasında Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu tarafından kendisine hatıra hediyeleri takdim edildi.
Hediye takdiminin ardından paneli yönetmek üzere kürsüye gelen Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, misafir rektörlerimizi sahneye davet ederek “Yükseköğretimde Kadın Liderliği: Bugün ve Gelecek” panelini açtı.
Panelde Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu panelist rektörlerimize Yükseköğretimde Kadın Liderliği konusunda birer soru yönelterek aldığı yanıtları derleyerek dinleyicilerle paylaştı. Paneli özetleyen Rektörümüz, “Kadın olmanın olmazsa olmazı çok çalışmak gerektiğidir. Erkek ve kadın birlikte çalıştığında birbirinin eksiğini tamamlar. Bu da daha iyi bir yönetişim modelini ortaya çıkarır. Bu anlamda kadın erkek toplumsal cinsiyet adaletinin sağlanmasını arzu ediyoruz. YÖK’ten kadınların önünün açılması yönünde talep ediyoruz. Kadın ve erkek akademisyenlerin eşit olduğuna inanan bir yapıya sahip olmaları gerekir. Üniversitelerde ve tüm toplumda kültür dönüşümü olmalıdır. Toplumun iyileşmesi için sadece bir kesimi yeterli değildir, tüm kesimlerinde düzenleme gerekir. Akademisyen oranlarının iyi olmasına karşın bu toplumda kadın sorununa deva olmuyor, toplumun tümünün kültür değişimine ihtiyacı vardır. Okul öncesinden itibaren ilköğretim, ortaöğretim tüm kitapları yeniden toplumsal cinsiyet adaleti açısından yeniden ele almamız gereklidir. Sadece kadın olduğu için hiç kimsenin bir yere atanması istemediğimizi vurguluyoruz. Liyakat esas alınmalıdır. Sosyal destek ağlarının artması önemlidir. Engellere takılmadan işin sevilerek yapılması ve rol model alarak yeteneklerin önceden tespiti şarttır. Kadınların birbirine destek olmaları gereklidir, aynı zamanda kadınların erkeklerle de dayanışma içinde bulunmaları elzemdir.” dedi.
YÖK Başkanımızdan toplumsal cinsiyet adaleti alanında bir birim kurmasını beklediklerini belirten Rektörümüz, “Biz kadın rektörler olarak elimizden gelen bütün katkıyı yapmaya hazırız.” şeklinde konuştu.
YÖK Başkanımız Prof. Dr. Yekta Saraç panelin sonunda yaptığı konuşmasında “Yükseköğretimde Kadın Liderliği konusunda YÖK düzeyinde çalışmalar yapmaya başladıklarını ifade ederek, kadın akademisyenlere liderlik konusunda destek vereceklerini ifade etti. Sendika temsilcileri ve STK’ların hazır bulunacağı çalışmalarda çözüm bulmayı umduklarını belirten Prof. Dr. Saraç, düzenlemeler için yasaların uygun hale gelmesini beklemeye gerek olmadan sorumlulukların yüklenilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Panelin ardından misafir rektörlerimize hediyeleri Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve Rektörümüz Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu tarafından takdim edilerek toplu fotoğraf çekimi ile program sona erdi.